Bugün Mart ayını da bitirmiş bulunacağız,öğleden sonra başlayan maratonum epey zorlu idi zira burdan kalkıp teee Beyazıt'a gittim, Alesdir candır dedim başvurdum, sonracığıma transkript aldım, sonracığıma formasyon meselelerini sordum derken yorgunluktan öldüm bittim ben.
Neyse esasen dün aldıklarımı yazmalıyım, öncelikle Bakırköyde arkadaşım cınımla gezerken benim bildiğim bir aktara fiyat sorduk, sonra arkadaş oradan daha ucuz bir aktarın Tınaztepe Çarşısı alt katta olduğunu söyledi gel oraya bakalım dedi, bir gideriz ki adam üzerine kendi karını fln koymuş ama baya bi fazladan, yok abi sana hayırlı işler dedik ve tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkanı misali benim aktara gittik, buradan kaş ve kirpik besleyen o iki taraflı meşhur yağı (12.50 TL) Rosense gül suyu(300ml,8 TL)ve çam terebentin yağı aldım,bu yağı kızıl gibi duran ve turuncu rengine bir türlü ulaşamayan saçlarımdaki o kızıllığı atması için şampuanımın içine 3 4 tatlı kaşığı karıştırarak iyice çalkalıyor ve öyle kullanıyorum, sonuç gerçekten süper, acayip akıyor, kızıla yönelik saçlar bu tarz metodlara gerek kalmadan da akarlar ama olsun bununla sanki böyle saniyede 1 kg boya akıp gidiyor efendim:)Bu arada gülsuyunu da hemen kullanmak istedim ama son bir kaç zamandır boynum,kollarım ve kısmen yüzüme doğru yayılmış lekelerin kızarmaların biraz geçmesini bekliyorum, hiç böyle şeyler olmazdı bana ya :((( ,Şapka aldım yazlık bişi böyle nostaljik türk filmlerinden fırlamış gibi kendisi ve fiyatı da çok uygun 8.5 TL gibi bişi ve ayrıca bloglarda bahsi geçen Watson's pilli kirpik kıvırıcısını ve de dayanamayıp aldığım bir kaç oje(Flormar 381 (1.25 TL) ve Golden Lady (1 TL) Narçiçeği rengi diye aldım numarası 376)kozmetik hazinemin arasına eklendiler:)
Resimlerini ise aşağıda görebilirsiniz. Ekonomik alışverişlerim her daim herkesin takdirini toplamıştır. Bu da onlardan birisi oldu :)

Öncelikle Loya şapkam bayıldımmmm(flaşlı ve flaşssız fotoğrafı)



Rosense gül suyu

Ojelerim pembişşşşş ve nar çiçeğii



Vee kirpik kıvırıcısı

Bu arada Watsonsda Rimmel ürünlerde 2. ye %50 indirim vardı ve pek çok diğer markada:) Katalogda detaylı inceleme yapabilirsiniz:)
Sevgiler


Bugün msn haberleri açıldığında gördüğüm bir şey beni duygulandırdı, bu bir saat resmiydi evet öyle ama bu saatten benim dedemlerde vardı, rahmetli dedemin bunu kurduğu zamanlardaki bizim ilgimiz,çocukluğum ve dedem aklıma geldi... Nur içinde yat dedeciğim, seni çok özledim...

1)
2)
3)
4)
5)

6)

Sırası ile:)
1) Assortie beyaz taşlı ve çiçekli üstü yumuşacık şapkam
2)Lacoste çingene pembesi şapkam, onu da çok seviyorum
3) Park Bravo -Aliye berem :)
4)Park Bravo ressam şapkam çok seviyorum
5) Tığla kendim ördüğüm yazlık renkli şapkam
6)Stuttgarttan aldığım örme beyaz H&M şapkam


bu setten,kullanmasanız da çeyizinize koyabilirsiniz:P
Fiyatı da çok makul(12-13 TL olmalı) ve pek çok değişik kombinasyonları var Park Bravolarda:)


Annemin yılbaşında bize Mudo'dan hediye aldığı geyikli çoraplarımız, altındaki pıtırıklar sayesinde kaymıyorsunuz:)

İşte benim pembiş eşyalarımın bir bölümü, çok seviyorum pembeyi, toz pembeden çingene pembesine kadar hepsini..:)



Geçenlerde uyuyamadığım bir gecenin sabahında bilmem kaçıncı kez izlediğim Yumurcak filmlerinin güzel annesi, efsanevi aktris Filiz Akın'ı görünce fotolarını bloğuma eklemek istedim..
Şu yaşıma kadar makyaj konusu ile değil giydiğim kıyafetler ve aksesuarlarla da gittiğim her ortamda "ayyy çantan ne güzel, ne değişik, ne şeker bir kazak bu vb. " yorumları duymak beni mutlu etmiştir. ( bu konuda tabii ki melekler meleği, güzeller güzeli anneme teşekkürü bir borç bilirim çünkü kendisi giyim konusunda acayip zevkli, herkesin çok beğendiği bir tarzı olan,renkleri kombinde acayip yetenekli dünyanın en tatlı annesidir.) Benim hatırlayabildiğim zamanlar sanırım 7 yaşıma tekabül eder annem bizi giysilerin renkli dünyası ile tanıştırmıştı ve sanırım ilk kazaklarımdan biri Benetton gökkuşağı renklerinde merserize bir kazaktı, sonra annem bizi Nişantaşı Ceylan Bebe ve daha pek çok kaliteli markalardan giydirmeye başladı. Anneme ne kadar teşekkür etsek azdır, o bizim dünya güzelimizz, yaa anneciğim seni çok seviyorum..
Bu yazı da görüldüğü üzere makyaj-giyim konuları ile başlayıp anne sevgisi ile bitmiş bulunmaktadır ama ne yapayım ben annemi çok seviyorum yaaaaaa:)
1) Kokoş nedir? Kokoşluk nedir?
Bana göre "kokoş" kelimesinin anlamı çok süslü, her giydiğine uygun bir renkte aksesuar kullanan ve mutlaka elinde bulunan :P , bu renklere göre ayakkabı ve çantasını seçerek makyajıyla da kombinleyen, çoğu insanın bakınca içi açılan, gözlere uyumu yansıtan, modadan anlayan,hayat enerjileri yüksek, yaşama sevinci dolu ve sanatçı ruhlu renkli kişilikleri tanımlayan kelimedir, açılımın tersine sadece 5 harf 2 heceden oluşur:)
Bu "kokoş"lar sanatçu ruhludur dedik evet efendim öyledirler çünkü bir şeyleri kombine edebilmek , renk uyumlarını yakalayabilmek sanatla alakalı bişidir, e bu icra eden saygıdeğer kokoşlarımız da sanatçılardır. Bu işin yani kokoşluğun püf noktası ölçülü olmaktır zira ölçüyü kaçırır iseniz adınız "kokoş" değil "rüküş" olur mazallah :) Aman dikkat! diyeyim :)
Bu benim "kokoş" tanımım fakat sanal sözlükleri kurcaladığımda gördüğüm şu oldu ki genelde kokoşlukla ilgili nagatif bir algı söz konusu ama benim umrumda değil ben bu kelimenin sadece süslü olmakla alakalı olduğunu düşünüyorum:)
(15.01.2010 )


Sonracığıma ben de makyaj bloglarına ve zaten ilgi alanım olan makyaja daha da sardım efendim ve bu ilgi artışının sonucu olarak oluşturduğum sanal kartımla yurtdışı ve yurtiçinden pek çok malzemeyi hazineme eklediiim, bunların arasında Inglot 4'lü far paleti, Duraline,Elf kapatıcılar yok efendim complexion perfectionlar , MAC fixler far bazları aman da aman derken makyaj blogcularının eline su dökemeyecek olsam da epeyce bir malzeme stoğu yapmış bulundum. Ne mutlu bana ey ahali, sonunda benim de başım göğe erdi :P Bir de işim sona ermeseydi, daha ne ciciler benim olmayı beklerdi, ama hala bekleyebilirlerdi :))))
Okulum da açılmış bulundu, canımın içi kardeşim Kıbrıs'a döndü :( ben üzüldüm, yattım kalktım yine üzüldüm fakat bir türlü süzülemedim orası da acı bir gerçek :P neyse neyse iş başvuruları, tez konusu düşünmeceler, ALES'e çalışmalar artık hobilerim arasında yer almaya başladı. Kardeşcağımızım 3 numero miniğimiz denisse bile işe başladı ve o çalışıyorken benim boş oturmam pek de yersiz oluverdi bir anda hani ayrıca babadan çeyrek asırlık halimle harçlık istemek, kredi kartı ekstremi sadece 2 ay kendim ödeyip tekrar babama yollamaya başlamış olmak beni nasıl kahrediyor, nasıl da mahvediyor beni.. bir an önce işe girmeli..
Demişim ben yine eski blogda :) baya bir dertliymişim yahu :) Şu an okuduğumda ise bu halime kızdım ve güldüm açıkçası çünkü insan pozitif düşündüğü zaman kendisine de etrafındakilere de pozitif enerji yayar ve bu pozitiflik iş ,okul, aile hayatı, aşk vs.. gibi konularda mutlaka etkisini gösterir. Tecrübeyle sabittir ki zaten bütün karanlıkların sonu aydınlık değil midir, her gecenin bir sabahı yok mudur ey ahali :)))) Yine diyorum ki: "Pozitif düşünmeli!!!"
Bir de dergilerden bahsetmişim, hep alırdım da makyaj sayfalarına o kadar bilinçli bakmazdım, eee bu kadar çok blog okursan ve bu kadar çok ilgili cici blog sahibeleri olursa tabiki bilirsin, şaşırmamalı :) Valla online makyaj akademisi gibiler, güçlerini birleştirseler MAC'e, Inglot'a ve diğerlerine kafa tutabilirler, make up artistlerle gayet tabii boy ölçüşebilirler bizim Türk makyaj blogcuları :) Hepsi takdire ŞAYAN!!!

Benim bloguma açılış yazım aslında bu değil , daha önce blogcuda blog açıp stilinden memnun kalmadığımdan blogspota geçiş yapmış bulundum ve bu sebepten dolayı da açılış yazım az biraz değişmiş oluyor:)
Bloğumun açılışını yaptığım bu günde benim sunumuma çalışmam gerekiyor, en azından bir göz atmalıyım ama bugün hava o kadar güzeldi ki insanın sahilde oturup ince belli bardakta bir çay içesi geliyordu... Bahsettiğim yer İstanbul, aşık olduğum şehir:) Ama ben evdeydim sadece babiçkomla gezmeye ve ev alışverişine çıktık, sadece diyorum aslında o bana yeter de artar bile, canım babam benim, küçükken elimizden tutup parka götürürdü, büyüdük farklı aktivitelere yöneldik birlikte, turlamalarımız da meşhurdur, gezeriz civardaki teknolojik mağazaları fln, babam benim ya onu çok çok çok çok seviyorum ve yine blogcuda da olduğu gibi bloğumun açılış yazısını baba sevgisi (orda anne sevgisi idi) ile bitiriyorum zira sunum için taslak hazırlamam gerekiyor, perşembe yani 1 Nisan günü sunumum var, şaka gibi değil mi :)))))
Yine geleneği bozmayayım orda da şunu demiştim böyle bir blog giriş yazısı ancak benim tarafımdan baba sevgisi ile bitirilebilir ama ne yapayım babamı çok seviyorummmmmm:)